1 SORU 1 CEVAP

Beslenme grafiğimizde çok önemli bir yer teşkil eden meyve ve sebzelerin saklanma koşulları değişiklik gösterebilmektedir. Buzdolabında saklanabilen ve buzdolabında saklanmaması gereken meyve ve sebzeleri iki ayrı grupta incelediğimizde karşımıza buzdolabına konmaması gereken besinler için şöyle bir liste çıkıyor;
Patates: Aldığımız patatesleri buzdolabı yerine kuru ve karanlık bir yerde saklamamız gerekir. Çünkü buzdolabına konulan patateslerde nişasta oranı artış göstererek şekere dönüşür, bu da pişirdiğimizde kötü bir tadı olmasına sebep olur.
Soğan: Soğanlar buzdolabı yerine serin ve hava alabileceği bir sepetin içerisinde saklanmalıdır. İkisinin de saklama koşulları birbirinin aynısı diye patatesi ve soğanı da aynı yerde muhafaza etmek yanlıştır. Çünkü ikisi aynı ortamdayken saldıkları gazlarla birbirlerinin doğal yapısını bozup bozulmalarına sebep olurlar.
Domates: Buzdolabında saklanılan domates, oda sıcaklığından uzak ve serin bir ortamda olduğu için olgunlaşmasını durdurur ve yiyecek olarak vücuda alındığı zaman lezzetsiz bir besine dönüşür. Domatesleri buzdolabı yerine geniş bir meyve kasesinde güneş almayan bir noktada tutarsanız faydalı olacaktır.
Sarımsak: Sarımsağın buzdolabında saklanması ilk olarak diğer buzdolabındaki besinlere kötü kokusunu sindirmesine yol açar. Daha sonra filizlenmeye başlar ve bozulur.  Sarımsağın da buzdolabında değil oda sıcaklığında muhafaza edilmesi gerekir.
Kavun: Kavunun buzdolabında saklanması tamamen olgunlaşma sürecine bağlıdır. Kavunun buzdolabında tutulması lezzetini bozacağı gibi olgunlaşmasını da durdurur. İstisna olarak daha fazla büyümesini engellemek için buzdolabında saklanabilir.
Muz : Buzdolabına konulan muzların kabukları kahverengileşmeye başlayacağı için normal şartlarda muz, buzdolabına konmaz. Ancak daha fazla olgunlaşmasını istemediğiniz takdirde buzdolabına koyabilirsiniz.
Avokado: Avokado, kendi lezzetini olgunlaştıkça alır. Bu olgunlaşmasının gerçekleşmesi için de oda sıcaklığında muhafaza edilmesi gerekir. Bu yüzden avokado da buzdolabına konmaz.
Elma : Elmanın içerisindeki antioksidan, soğuk havaya maruz kalınca işlevini yitirir. Elmayı oda sıcaklığında tutmak, raf ömrünü etkilemeyeceğinden elma da buzdolabına konmaz.

Bu açıkladığımız besinlerin dışında, mutlak suretle buzdolabında saklanması gereken besinler de mevcut. İştebuzdolabına konması gereken en önemli besinler;
Et ürünleri : Satın alacağınız her türlü et ürününü, buzlukta saklayabilmeniz mümkün. Yemeklerinizde ilave olarak kullanacağınız et ürünlerini ise dikkatli bir şekilde yemeği yapma saatinizi ayarlayarak buzluktan indirmeniz gerekir. Çünkü oda sıcaklığında et çözüldüğünde çok çabuk bozulmaya müsait bir yapıda olur. Ayrıca etin üzerindeki buzlar çözüldüğünde su olarak akacak ve etrafa kötü bir koku salgılayacaktır.
Süt ve süt ürünleri : Evimize aldığımız süt, peynir, tereyağı, yoğurt gibi süt ve süt ürünlerini farklı şekillerde buzdolabında muhafaza etmemiz gerek. Öncelikle aldığımız sütleri buzdolabına koyarken yaptığımız en büyük hata sütleri buzdolabının kapağına istiflemek. Sütleri buraya koyduğumuzda dolabın her seferinde açılıp kapanması sütlerin dışardaki sıcak havayla temas etmesine neden olmakta ve bozulma sürecini hızlandırmaktadır. Bunun dışında tereyağını açıkta değil mutlaka hava almayacak şekilde sıkı sıkı jelatinle sararak saklarsak raf ömrünü uzatmış olacağız. Peynire geldiğimizde ise peynirin küflenme sürecine geldiği zamanda toptan çöpe atmak yanlış bir hareket olacaktır. Çünkü peynirin küflendiği noktadan çok az daha derine inerek bir parçayla kesip aldığımızda diğer küflenmeyen taraflarını gayet normal şekilde tüketebilmemiz mümkün. Paketlenmiş yoğurtlarda ise ürünlerin son kullanma tarihlerine mutlaka dikkat edilmeli. Son kullanma tarihi geçen, kaymaksız olan ürünlerde kendi üzerinde ve ya kaymaklı olan ürünlerde kaymağının üzerinde koyu renk küfler oluşan yoğurtlar besin olarak alınmamalı. Eğer organik yoğurt alıyorsanız da içerisindeki suyu süzdürmeden dolabınızda muhafaza etmelisiniz.
Yumurta : Hep satın aldığımız karton kutudan çıkartıp buzdolabının kapağına yerleştirdiğimiz yumurtaları bu yöntemle saklamaya almak aslında yanlış. Buzdolabının içerisinde oluşacak nemlenmeden etkilenebilen yumurtayı aldığımız kartonla alt bölmelerde saklamamız daha avantajlı olacaktır. Bir başka sakıncalı olan hareket de yumurtaları yıkayarak buzdolabına kaldırmak. Yumurtaları yıkayarak buzdolabına kaldırdığımızda kabuğunun incelmesine ve kabuğunun üzerinde çok küçük gözenekler oluşup bozulma sürecinin hızlanmasına sebep oluyoruz.
Balık : Buzdolabında korunma hassasiyeti en çok olan ürün kuşkusuz ki balık. Balığı dolabın derin dondurucu kısmının haricinde saklamak kesinlikle yanlış olacaktır. Dolabın alt kısmına balığı koyduğunuzda çok kısa bir süre içerisinde bozulacak ve dolaba çok kötü bir koku yayacaktır. Konserve olarak işlenmiş balıkları normal dolabın alt kısmında saklayabilirsiniz ancak bütün haldeki balıkların hepsini buzlukta saklamanız gerekir.

Sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olur.
Saç sağlığı ve saç uzaması için faydalı bir besindir.
Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azalttığı yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır.
Vücudun insülin direncini kırmasında somon balığının etkisi oldukça yüksektir.
Somon balığının içerisindeki renk pigmentleri, cilt sağlığına oldukça faydalıdır.
Hafızayı kuvvetlendirir ve beyin sistemimizin düzenli çalışmasına katkıda bulunur.
Somon balığı düşük kalorisi ve sağlıklı bir besin olması sebebiyle neredeyse tüm diyet programlarında önerilmektedir
Somon balığının içeriğindeki D vitaminin meme kanseri hastalıklarını büyük ölçüde engellediği belirtilmiştir.
Pulmoner emboli (kah pıhtısıyla akciğerin ana damarlarının tıkanması) hastalığını engelleyici etkisi vardır.
Vücuttaki yüksek kan basıncı değerleri somon balığı tüketilerek düzenlenebilir.

Sık sık somon balığı tüketen kişilerin ileriki yaşlarda kalp hastalıklarına yakalanma oranlarının daha düşük olduğu tespit edilmiştir.
Astım ve kanser gibi ciddi rahatsızlıkların tedavi süreçlerinde mutlaka tüketilmesi gereken besinlerin arasında somon balığı da yer almaktadır.
Hamile kadınlara, hamilelik süreçlerinde bebeklerinin gelişimleri için mutlaka somon balığı da tüketmeleri tavsiye edilmektedir.
Kalp krizi ve felç vakalarını azalttığı görülmüştür.
Somon balığı bağışıklık sistemini güçlendirmede son derece etkilidir.
Şeker hastaları için tedavi edici içeriğe sahiptir.
Manik depresiflik, depresyon vb. hastalıklar için somon balığı tüketilmesi tavsiye edilir.
Somon balığı tüketildiğinde beyindeki serotonin hormonunun (mutluluk verici hormon) arttığı söylenmektedir.
Kemik eklemlerinin iltihaplanmasını önleyici etkisi vardır.
Eklemlerde yer alan kıkırdaklara ve dokuların sağlığının korunması için birebir etkilidir.
İçerisindeki Omega-3 sayesinde kronik göz rahatsızlıkları ya da göz kuruluğu gibi rahatsızlıklar yaşayan kişilerin mutlaka somon balığı tüketmesi önerilmektedir.

Somon yağının faydaları nelerdir?
Somon balığı yağı, içerisine sardalye uskumru gibi balıkların yağları da eklenerek piyasaya çıkartılmış bir balık yağı türüdür. Omega-3 vitaminini dengeleyebilmek adına böyle bir işlem gören somon yağı, yemeklerin yanında günde en fazla 3 kez olacak şekilde 2 kapsül miktarında kullanılmalıdır. Herhangi bir yan etkisi bulunmayan somon yağı, Türkiye’de Tarım Bakanlığı’nın izni doğrultusunda üretilmektedir. Somon yağının içeriği müthiş bir derecede Omega-3, E vitamini ve doymamış yağ asitleri içerir. Vücuttaki ağrı, gaz problemleri, iltihap durumları ve şişkinlikler için çok iyi bir çözüm ilacıdır. Kan pıhtılaşması ve alerji durumları için önleyici bir içeriktir. Beyin aktivitelerinin ve görsel duyularımızın gelişmesine yardımcı olur. Az önce de değindiğimiz, içeriğinde bulunan E vitamini sayesinde de antioksidan özelliğini devreye sokup vücuda zarar veren maddeleri yok etme özelliği taşır. Bu kadar olumlu özellik taşıması, somon yağını vücut sağlığımız için mutlaka kullanmamız gereken bir besin haline getirmiştir. Eczanelerde kapsül halinde satılan somon yağlarının kullanımda sıkıntı çıkartacak herhangi bir kokusu da yoktur.

Adaçayı bir miktar kurutulup 1 litre suda kaynatılarak içildiğinde böbrek ve
mesane rahatsızlıklarına iyi gelir.
Anason tohumları toz haline getirilip, üzüm şırasına karıştırılarak
içildiğinde böbrek taşlarını düşürür.
Armut, böbrekleri çalıştırır.
Arda’nın suda kaynatılarak elde edilen sıvısı böbrek ve safrakesesi
taşlarının sebebiyet verdiği ağrılara, karaciğer ve dalak hastalıklarına iyi
gelir.
Aşk otu tohumları bir bardak sirke içine konup 2 saat bekletilerek içilirse
böbrek, mesane ve safrakesesi taşlarını düşürür.
Ayrık otu (50gram) kökünün bir litre suda kaynatılması sonucu elde edilen
ilaç böbrek taşlarını ve idrar yollarındaki kumu düşürür.
Andız otu üzüm şırasının içinde bir ay bekletilip içilirse böbrek, mesane ve
safra kesesi taşlarının oluşumunu önler.
Aşk otu gövdesi böbrek ve mesane rahatsızlıklarına iyi gelir. Çok miktarda
alınan aşk otu böbrekleri yorabilir. Böbrek rahatsızlığı çekenlerin aşk
otundan yapılan ilaçları kullanmamaları tavsiye edilir.
Biberiye çayı, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir. Safra kesesi
salgısını çoğaltır.
Domates, pırasa, armut ve üzüm safra ve böbrek taşlarına iyi gelir. Domates,sıcak aylarda bol miktarda yenilirse, böbrek ve kan dolaşımını rahatlatır.
Domatesten tam olarak yararlanabilmek için daima çiğ yemelidir.
Hint safranı kökü ve çalısı kaynatılarak içildiğinde karaciğer ve
safrakesesi rahatsızlıklarını giderir.
Huş ağacı yapraklarından yapılan çay, böbrek tembelliğini ve vücudun su
tutmasını önler.
Kabak böbrek ve mesane iltihaplarına iyi gelir ve idrar sökücü etki yapar.
Lavanta çiçeği böbrekleri temizler.
Meyan kökü böbrek ve idrar yollarındaki taşları düşürür.
Mürver ağacı kabuklarından yapılan çay, böbrek iltihaplarına iyi gelir.
Nohut böbrek kumlarını temizler.
Şeftali yapraklarından yapılan çay uzun süre içilince böbrek ve safra
taşlarına iyi gelir.
Turp böbreklerdeki mikropları öldürür.
Üzüm, elma, kavun, kereviz ve karahindiba böbrek hastalıklarına iyi gelir.
Yabani armut (ahlat) mesane içinde mevcut olan taşları bakterilere
dönüştürerek zamanla yok olmalarını sağlar.

Adaçayı iyi bir baharat ve antibiyotiktir. Bal ve sirke ilave edilerek
içilirse, boğaz ağrılarına karşı etkili olur.
Ahududu çiçeğini kaynatarak yapılan ılık su banyosu, bademcik iltihaplarına
iyi gelir.
Ayva’nın suda bekletilmesi ile elde edilen şurupla gargara yapılırsa boğaz
iltihaplarına iyi gelir.
Kara duttan yapılan şurup ağız ve boğaz iltihaplarını geçirir.
Gül yaprakları ile yapılan çayla gargara yapmak boğaz iltihaplarında çok
etkili olur.
Hintyağı boğaz ağrısı hallerinde 20 gram içilip bir gün de oruç tutulursa
şikayet konusu olan durumlar geçer.
Ihlamur, sarımsak, frenk üzümü, dut boğaz ağrılarına iyi gelir.
İncir sütle birlikte pişirilerek yenilirse nezleyi ve boğaz ağrılarını
giderir. Göğsü yumuşatır.
Kara kafes gargara yapıldığında, boğaz iltihabı ve anjine etkili olur.
Kızıl yaprak kaynatılarak gargara yapıldığında boğaz iltihaplarını yok eder.
Buruna çekildiğinde nezleyi geçirir.
Limon suyu boğaz hastalıklarına ve bademcik rahatsızlıklarına iyi gelir.
Melek otu kaynatılarak gargara yapıldığında boğaz yaralarını tedavi eder.
Menekşe yapraklarından yapılan çay bronşit, boğaz ve göğüs iltihaplarına çok iyi gelir.
Mine çiçeği suyu ile gargara yapıldığında boğaz iltihaplarını giderir.
Mürver ağacı çiçeklerinden yapılan çay ağızda gargara yapıldığında bademcik iltihaplarını önler.
Yabanmersini boğaz hastalıklarına iyi gelir.


Andız otu kökü ezilip balla karıştırılarak yenirse astıma çok iyi gelir.
Çam filizi (75 gram) akşamdan bir litre su içine bırakılıp sabahleyin
kaynatılarak on dakika dinlendirildikten sonra balla karıştırılarak günde
iki kahve fincanı içilirse, astıma çok iyi gelir. Sıcak içilmelidir.
Deve tabanının suda kaynatılıp, buharının solunması astıma ve her türlü
nefes darlığına iyi gelir.
Maydanoz tohumlarının ve yapraklarının kaynatılması ile elde edilen saf
maydanoz suyu astıma iyi gelir.
Nar, havuç ve soğan astıma iyi gelir.

Kayısı, beta-karoten, ve lif içeriği yüksek olan turuncu renkli bir meyvedir. Taze tüketiminin yanın sıra kurutularak, hoşaf, reçel yapımında da kullanılmaktadır.

Kayısının Sağlık Faydaları

Kayısının sağlık açısından pek çok faydası mevcuttur. Besin değer yüksek olan kayısının sağlık açısından faydalarını sıralayalım;
  • Kayısının kalp ve göz sağlığı için faydaları vardır. Yüksek oranda A vitamini içerdiği için göz sağlığında önemli bir yeri olan kayısı, beta-karotenin antioksidan etkisi sayesinde de kalp sağlığını korumada ve kalp hastalıklarını önlemede yararlıdır.
  • Yukarıda da bahsettiğimiz gibi kayısı A vitamini için önemli bir kaynaktır. Bu sayede görme sağlığında yararlıdır. A vitamininin güçlü antioksidan etkisi ile serbest radikallerin göz hücrelerine hasar vermesinin önüne geçilmiş olunur.
  • Serbest radikallerin göz de lens ve diğer hücrelerde oluşturduğu hasar ile katarakt ve göze kan akımının azalması ile “makula dejenerasyonu” görülebilir. Yapılan bazı çalışmalarda A vitamini alan kadınlarda katarakt riskinin %40 azaldığı görülmüş.
  • Kayısı halk arasında da yaygın olarak bilinen kabızlığa karşı etkili doğal bir ilaçtır. Lif içeriği yüksek olan kayısının sindirim sistemi sağlığındaki yeri tartışılmaz. 


Sabah uyandıktan sonra, limon suyu içerek güne başlamanın faydalarından bahsetmek istiyorum. Uyanınca limon suyu içmek, ferahlatıcı bir etki ile uyanmanıza yardımcı olduğu gibi, zengin C vitamini, B vitamini, demir, kalsiyum, magnezyum, potasyum, antioksidan ihtiva etmesi ile de detoksifikasyon sağlayacaktır. Limon suyunun pek çok faydası vardır. Bu yazıda size en önemli 14 yararından bahsetmek istiyorum:
1) Sindirim sistemine yararları
Mide suyu ile limon suyu benzer bir yapıya sahiptir. Sindirime ve sindirim sistemindeki toksinlerin atılmasında yardımcıdır. Limon suyu, hazımsızlık, mide ekşimesi, şişkinlik ve kabızlığa iyi gelir. Ayrıca safra üretimini artırır, dışkıyı yumuşatır ve kabızlığı önler.
2) Bağışıklığı sisteminin kuvvetlendirir
Limon suyu, bağışıklık sistemini kuvvetlendirmeye yardımcı olur. Özellikle soğuk algınlığı, grip gibi hastalıklarla mücadelede yardımcıdır. Bunu zengin c vitamini sayesinde sağlamaktadır. C vitamini, bağışıklık sistemi için önemli bir vitamindir. Ayrıca C vitamini, demir emiliminde rol oynayarak, emilimini artırır.
3) Enerjinizi artırır
Limon suyu, enerjinizi artırır ve ruh halinizi iyileştirir.
4) Vücudun su ihtiyacına destek olur
Bol su içmek sağlığımız açısından çok önemlidir. Özellikle yaz aylarında vücudun su ihtiyacı artmaktadır ancak pek çok insan yeterince su içmiyor, içemiyor. Limon suyu içmek hem su ihtiyacınızı destekler ve suya göre daha çok tüketilebilmektedir.
5) Cildinizi gençleştirip sağlık kazandırır
Limon, serbest oksijen radikallerinin oluşturduğu hasarı önleyen antioksidanlardan zengindir. Bu serbest oksijen radikalleri cildin erken yaşlanmasından da sorumludur. C vitamininden zengin olan limon suyu, C vitamini sayesinde, kırışıklıkların ve cilt lekelerini oluşumunu azaltmada ve önlemeye yardımcı olur, cildin elastikiyetini korur.
6) Enflamasyonu (İltihabı) azaltır
Limon, eklemlerde biriken ürik asidin kaldırılmasını sağlamaktadır. Ürik asit özellikle gut hastalığında eklemlerde birikerek ağrılı eklem iltihaplanmasına neden olmaktadır.
7) Kilo vermede yardımcı olur
Tek başına limon suyu içerek kilo vermeyi beklemek mucizevi bir beklenti olur. Ancak yaptığınız diyete limon suyu eklemek daha hızlı kilo vermenize yardımcı olabilmektedir. Öğün aralarında limon yemek veya limon suyu içmek, açlığı yatıştırıp metabolizmayı hızlandırmaktadır.
8) Vücudu alkalize eder
Limon ekşi bir tat olmasına rağmen, sanılanın aksine asit değil dünyadaki en alkali kaynaklardan bir tanesidir. Vücuttaki asidik ortamın, obezite, diyabet, Alzheimer, kanser gibi önemli hastalıklara katkı sağlayabilmektedir. Bunun için vücut dengesinin alkali düzeyde olması önerilmektedir.
9) Vücudu temizler
Limon ve limon suyu, vücuttaki zararlı toksinleri temizlemede yardımcı bir kaynaktır. Limon suyu, karaciğeri uyararak enzimlerin salgılanmasını artırır ve toksinlerin temizlemesine yardımcı olur. Limon suyu ayrıca idrar söktürücü etki yaratarak böbrekler aracılığı ile de toksinlerin atılmasına katkı sağlar. Aynı zamanda idrarın alkali olmasını sağlayarak idrar yolu enfeksiyonlarının gelişmesini engeller. Özellikle sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren kişiler için limon veya limon suyu çok yararlıdır. Limon suyu, yukarıda da bahsettiğimiz gibi kolonun bağırsakların temizlenmesine de yardımcıdır.
10) Antibakteriyel ve Antiviral etkileri vardır
Limon ve limon suyu antibakteriyel ve antiviral özelliklere sahiptir. Bu özelliği sayesinde, soğuk algınlığı, grip, boğaz ağrısı gibi rahatsızlıkların tedavisinde yardımcı rol üstelenir.
11) Balgam söktürücü
Limon suyu, mukus ve balgam oluşumunu azaltmaya yardımcı olur.
12) Ağız ve diş sağlığı
Limon, hem ferah bir nefes sağlar, hem de ağızdaki bakterilerle mücadelede yardımcı olur. Limon suyunu sulandırmadan kullanmaktan kaçının, çünkü limondaki sitrik asit diş minesine zarar verebilir.
13) Beyin ve sinir sistemine yararları
Limon, potasyum ve magnezyum açısından zengindir. Bundan dolayı, beyin ve siniz sistemi sağlığı açısından olumlu etkiler gösterir. Limon suyu, depresyon ve stres ile mücadelede destek sağlayabilir.
14) Kansere karşı koruyucu
Limon, antioksidanlardan zengin olduğu için, cildi yaşlanmalara karşı korur, aynı zamanda çeşitli kanser türlerinin riskinin azaltılmasında yardımcı olur. Limon suyu asit ortamı nötralize eder. Kanser hücreleri asidik ortamı daha çok sever ve büyür. Limon suyu vücudu alkalize ederek, kansere yakalanma riskini azaltabilir.